X

Google Translate

  • Türkçe
  • English
  • العربية
  • Pусский
  • Spanish
  • France
  • Germany


Translate

  • Türkçe
  • English
  • العربية
  • Pусский
  • Deutsch

CİNSEL SAĞLIK MERKEZİ CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

CİNSEL SAĞLIK MERKEZİ
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

Cinsellik insan yaşamının önemli bir parçası olup  yakın ilişkinin oluşması ve sürdürülmesinde

çok büyük rol oynar. Bu nedenle cinsel sorunlar birey için haz ve doyum duygusunu

kaybetmekten öte büyük bir sıkıntı kaynağıdır. Cinsel işlev bozuklukları, “kişinin istediği biçimde cinsel ilişkide bulunmasını engelleyen” bozukluklardır. Cinsel ilişki; istek, uyarılma, doyum ve rahatlama olmak üzere 4 aşamadan oluşur. Bu aşamalardan birinde veye birkaçında sorun olması cinsel işlev bozukluklarına neden olur. Cinsel sorun organik ve psikolojik nedenlere bağlı oluşabilir.  Çoğu zaman organik nedenlere psikolojik nedenler de eşlik ettiği için cinsel işlev bozukluklarının multidisipliner olarak ele alınması, değerlendirmelerin gerektiğinde psikiyatri, üroloji ve jinekoloji uzmanlarınca yapılması gerekmektedir.  En sık görülen organik nedenler; damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, kronik hastalıklar, ilaç yan etkileri, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımıdır. Cinsel işlev bozukluklarına yatkınlık yaratan ve sorunun sürmesinde rol oynayan birçok psikolojik faktör vardır. Ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzı, yetiştirilme biçimi, eksik ya da yanlış bilgilenme, cinsellik hakkında kalıplaşmış yanlış düşünceler, psikiyatrik rahatsızlıklar, ilişkideki uyumsuzluk, çiftler arasında çekiciliğin kaybolması, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal sorunlar, partnerdeki cinsel problemler, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma, travmatik cinsel deneyimler, cinsel açıdan özgüven eksikliği, performans anksiyetesi en çok rol oynayan psikososyal, kültürel nedenlerdir.

 

Cinsel işlev bozukluklarını;


1. Cinsel istek bozuklukları


2. Uyarılma bozuklukları


3. Orgazm bozuklukları


4. Cinsel ağrı bozuklukları


5. Parafililer

 

6. Cinsel Kimlik Bozuklukları başlıkları altında toplayabiliriz.

 

1. Cinsel İsteksizlik

 

Cinsel istek ve fantezilerin azalması veya yokluğu ile karakterize bir durumdur. Cinsel yaşamın

başından beri olabildiği gibi sonradan da gelişebilir. Beraberinde cinsel tiksinti bozukluğu da

görülebilir. Cinsel tiksinti bozukluğu cinsel ilişki kurmaktan ve masturbasyondan tiksinti duymaktır. Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. Cinsel korkular, kronik stres, kaygı, depresyon, evlilik sorunları, olumsuz cinsel deneyimler ve ilaç kullanımı ile ilişkili olabilir.

 

2. Cinsel Uyarılma Bozukluğu

 

Cinsel uyarılmanın yetersiz oluşudur. Uyarılma sorunu olan kadınlarda yeterli ıslanma olmaz.

Erkeklerin tersine uyarılma sorunu olan kadınlar cinsel ilişkiye girebilirler ancak çoğu zaman orgazm olmada güçlük yaşarlar. Uyarılma sorunu olan erkeklerde ereksiyon (sertleşme) güçlüğü ortaya çıkar. Ereksiyon güçlüğü, penisteki sertleşmenin süre ve gücünün cinsel ilişki için yeterli olmaması halidir.  Erkeklerde cinsel terapiye en sık başvurma nedenidir. Erişkin erkek populasyonunun     % 10 – 20’sinde görülmekte ve 60 yaşından sonra belirgin olarak artmaktadır. Genç ve orta yaş erkeklerde daha çok psikolojiktir. Birçok erkek cinsel yaşamları boyunca zaman zaman sertleşme veya sertleşmeyi sürdürmede sorun yaşayabilir. Eğer sertleşme bozukluğu 2 aydan uzun sürer ve sık tekrar ederse mutlaka bir uzmana danışılması gerekir. Uyarılma sorunları şeker hastalığı, damar hastalıkları, hormonal nedenler, nörolojik hastalıklar, Peyronie hastalığı gibi organik nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi stres, başarılı olamama kaygısı, yorgunluk, suçluluk duygusu, depresyon gibi birçok psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Genellikle organik nedenli sertleşme bozukluğuna psikolojik sorunlar da eşlik eder. Bu nedenle organik nedenlere bağlı cinsel sorunu olan kişinin psikiyatrik yardım alması tedaviyi daha başarılı kılar.

 

 

3. Orgazm Bozukluğu

 

Sürekli ve tekraralayan bir şekilde mastürbasyon veya cinsel birleşme ile orgazmın gecikmesi veya hiç olmamasıdır. Orgazm bozuklukları kadınlarda erkeklere göre daha yüksek oranda görülür. Daha önce orgazm olan bir kadın yaşamının bir döneminde orgazm olma sorunu yaşayabilir. Kadınların % 25’i evliliklerinin ilk yılında orgazm olamazlar. Yapılan araştırmalar cinsel deneyim arttıkça kadınların daha kolay orgazm olabildikleri ortaya koymaktadır. Hamile kalma veya zarar görme korkusu, suçluluk duyguları, evlilik sorunları ve ilaç kullanımı orgazm olmayı olumsuz etkileyebilir. Orgazm olma sorunu yaşayan erkeklerde boşalma gecikir veya bazen boşalma olmayabilir. Şeker hastalığı, antipsikotik ilaç kullanımı olan erkeklerde bazen boşalma mesaneye olur, zayıf bir orgazm yaşanabilir. Orgazm sonrası idrarın bulanıklığı fark edilebilir. Erken boşalma erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Cinsel ilişki süresince boşalma kontrolünü sağlayamama durumudur. Boşalma vajinaya girmeden önce, giriş sırasında veya vajinaya girdikten kısa süre sonra olabilir. Genç ve deneyimsiz erkeklerde sorun zamanla ortadan kalkar. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber daha çok psikolojik faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Erken boşalma birçok çift için sorun olarak görülmeyebilir. Çiftler bu duruma zamanla uyum sağlar ancak erken boşalma erkekte özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularına neden olarak performans anksiyetesine, isteksizliğe ve sertleşme güçlüğüne neden olabilir. Tedavide kaygı düzeyini azaltmak amaçlanır. Özel teknikler öğretilerek boşalma kontrolünün sağlanması geliştirilir. Tek kalıcı çözüm cinsel terapidir. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi de başlanabilir.  

 

4. Vajinismus

 

Yetersiz ve yanlış bilgilenme ve buna bağlı korkular nedeniyle vajina çevresindeki kasların yineleyici biçimde istem dışı kasılması sonucu cinsel ilişkiye girememedir. Kadınlarda en sık cinsel terapiye başvuru nedenidir. Genellikle ilk başvurulan doktor bir kadın doğum uzmanıdır. Jinekolojik olarak vajinismusu olan kadınlarda cinsel birleşmeye engel bir patoloji yoktur. Cinsel eğitim yetersizliği, baskıcı veya aşırı tutucu yetiştirilme tarzı, kadınların cinsel organlarını yeterince tanımaması, penisin çok büyük vajinanın çok dar olduğuna ilişkin yersiz kaygılar ve cinsel birleşmenin acı vereceği korkusu vajinusmusa neden olur. Sertleşme güçlüğü gibi cinsel tedaviyi zorunlu kılan bir hastalıktır. Vaginismus sorunu çözülmediğinde, eşlerinde erken boşalma, cinsel ilgi ve istek azalması ya da sertleşme güçlüğü gibi cinsel sorunların görülme sıklığı oldukça fazladır. Evlilik içi sorunlar tabloya eklenmemişse tedaviye iyi yanıt vermektedir.

Sakinleştirici ilaç, alkol, ağrı kesici pomadlar ve kızlık zarının ameliyatla alınması çözüm sağlamaz aksine umutsuzluk ve korkuyu arttırarak çözümü zorlaştırır. Terapiye çiftlerin birlikte başvurması önerilir.

 

 

 

 

5. Ağrılı Cinsel İlişki ( Disparoni)

 

Erkek ya da kadında cinsel birleşme öncesinde, sırasında ya da sonrasında tekrarlayan biçimde ağrı duyulması halidir. Kadınlarda öncelikle jinekolojik inceleme gerektirir. Vajinada sıyrık, vajina ıslaklığının bozulması, vajina etrafındaki kasların birleşmeyi engel olmayacak şekilde kasılması, endometriosis, over kisti ve pelvik enfeksiyonlarla ilişkili olabilir. Erkeklerde nadiren görülür. Peyronie hastalığı, herpes, prostat iltihabı gibi organik bir nedenle ortaya çıkar.

 

6. Parafililer

 

Olağan cinsel uyaranların dışındaki unsurlarla haz ve doyum sağlamaktır. Sıklıkla erkeklerde görülür. Kişi cinsel dürtülerini denetleyemeyip kendisine veya partnerine zarar verebilir. Çocuksevicilik, fetişizm, sürtünmecilik, teşhircilik, cinsel sadizm sık görülen parafililerdir.

 

7. Cinsel Kimlik Bozuklukları

 

Kadının kendisini erkek, erkeğin kendisini kadın gibi görmesidir. Diğer cinsiyetin toplumdaki rolünü benimser ve öyle yaşarlar. Ameliyat ve hormon tedavisiyle diğer cinsiyetin görünümünü

kazanabilirler. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Biyolojik etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

 

 

 

Cinsel sorunların tedavisinde ilaç ve hormon tedavilerinin etkinliği geçicidir. Bu nedenle daha çok cinsel soruna odaklı kısa cinsel terapiler tercih edilir. Cinsel terapi günümüzdeki kullanımıyla cinsel sorunları olan çiftlere uygulanan bir tür bilişsel davranış tedavisi olarak kabul edilebilir. Tedavi başarısında, uygulanan yöntemin ve terapistin profesyonel becerisinin olduğu kadar çiftin tedaviye uyumunun, düzelme istek ve çabasının da rolü vardır. Tedavi şekilleri, bireysel psikoterapi, çifte yönelik cinsel terapi, grup terapi, kendi kendine yardım programları, analitik yönelimli cinsel terapi olarak sıralanabilir. Ancak bütün cinsel işlev bozuklukları özgül bir tedavi gerektirmez. Bu sorunların pek çoğu yanlış ve eksik  bilgilenmeler ve bunlara bağlı “abartılı beklentiler”ve cinsel organlarla ilgili çarpıtılmış düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Cinsel danışmanlık verilerek bu ve benzeri sorunların üstesinden gelmek mümkün olabilir. Biz psikiyatri kliniği olarak cinsel işlev bozuklukları sağaltımına ve önleyici yaklaşımlara önem veriyoruz,

Hedefimiz, erkek veya kadın hastalara, gerek bireysel, gerekse çift olarak başvurduklarında, hangi birime önce başvurulduğu önemli olmaksızın, sorunlarının fizyolojik ve psikolojik boyutlarının birlikte ele alınacağı güvencesini verebilmek.